Translate
30 Kasım 2014 Pazar
26 Kasım 2014 Çarşamba
25 Kasım 2014 Salı
21 Kasım 2014 Cuma
ZAMAN (SIZIMA ) (19.04.2012)
Sana mektup yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. Sanırım hüzünlü kızlara özendim. Öyle afili bir şey bekleme benden. Giriş gelişme sonuç olmayacak tıpkı sen ve ben gibi bir bütün olamayacak.
Gönül yazımı bilirsin düzensizdir, birazda okunaksız. Anlatacaklarım var. Sadece dinle....
Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? “Özlem” isminin eyleme dönüşme çabasından mı? “Düş” ün, “düşünmek” kadar büyümek özentisinden mi beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim.
Yorgunum…
Şu saatlerde sıcak çekildi kapı eşiğine. Senin rüzgarların var sen kokan. Zaman öldürüyorum geçmişi yoklayarak, leşlerim çoğalıyor. Dip balığı oluyorum. Tüm bu çırpınışlarım tek bir nefeslik su yüzüne çıkıştan öteye götürmüyor beni. Yüzün geliyor gözlerimin önüne beni dinlerken kalkan kaşlarına asılıyorum tut beni çıkar diye... Gözlerinde boğuluyorum…
Sol yanıma yatsam seni uyusam, hep rüyada kalsam... içim dilime vuruyor, konuştuklarım incir çekirdeğine yetmiyor; sakladıklarımdan ve senden bahis açmama inadımdan. Burnumu bir karış dikiyorum havaya, içim düşüyor. Oysa söz vermiştim kendime, üzerime giydiğim güçlü kız kostümü çıkmayacak, çıksa da senin haberin olmayacak diye. Varlığımla yokluğum ayırt edilemez olacaktı senin için, “herkes” olacaktım ve belki “hiç kimse!”...
Beceremedim…
Kimse görmeden, tutup elinden kaldırdım içimdeki ufaklığı. Çok acımış, kimseye belli etmedim,edemedim.. Teselli bile aramadım kızgınlıklarıma, hakkımdı bu kara isyan. Sonra fark ettim ki ben bu zamana ait değilim ve biliyorum sende... O yüzden hep “an”larda teğet geçtik birbirimizi.
Ama içime dokundun bir kere . Parmak izlerin duruyor bakışlarımda. Nereye baksam senden bir iz bırakıyorum. Bu aralar kendime hep suçüstüyüm. Islah olmaz bir özlemim ve korkak bir mantığım var. Tek dinginliğim kelimelerin. Koklayıp koklayıp saklıyorum hafızama. Arşivimde acılarım var benim. Rutubetli; güneşe serip kuruttuğum. Tozunu alıp, halı altında biriktirdiğim hatalarım. Seninse anlatmadığın masalların var. "Sus"ların kucağında çocuk masumu yüzün ve küfrengi günahların.....
Baksaydın korkmayıp gözlerime. Sana keşkelerimi sunacaktım terketmeden bahar kıpırtısı içimi.
Yalpalamayacaktım bugünlerde yarınlara inançsızlığımla ve biliyor musun “kal” deseydin
rüzgarlarla getirdiğin son hecemle kavrulacaktı bahar bitimi...
Çırılçıplak sevdalar dört mevsimdi. Ayı günü yoktu.Gidenler tekrar gelebilmek için gitmişti.ihanet sayıldı. Sükut altındı; yağmur gibi çisil çisil, acıkmış bir nefesin dudaklarında tadımlık. Korkaklık sayıldı.
Dinleseydin aryaları, kulaklarına çalınan tını; sevgilinin sızlayan ahına eşti... Yoldaştı sayıklamalara in-ce in-ce in-ce ...
Bil(e)medin...
Yaşananların üstünü örtecek kadar şeffaf bir kelimem yok. Sen bilirsin ürkekliğimi, tarihten çalınmış eğreti kahramanlığımı...çekerim kılıcımı zamana ama kesip atamam biriktirdiklerimi. Gözlerim yağar, toprak kokar ve filizlenir kabuk bağlayan yaralarım. Dilek kipleri bağlarım. Kaçışlarım sana meyilimdendir . Sessizliğine sığınışım kabullenişimdir her şeyi. Sakın “neden” diye sorma! Verdiğim her cevap mayındır pişmanlığıma.
Ve bu bir iç dökümdür çağıl çağıl. Bil ama bilme!
USLANMAZ AŞIĞIN..
Gönül yazımı bilirsin düzensizdir, birazda okunaksız. Anlatacaklarım var. Sadece dinle....
Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? “Özlem” isminin eyleme dönüşme çabasından mı? “Düş” ün, “düşünmek” kadar büyümek özentisinden mi beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim.
Yorgunum…
Şu saatlerde sıcak çekildi kapı eşiğine. Senin rüzgarların var sen kokan. Zaman öldürüyorum geçmişi yoklayarak, leşlerim çoğalıyor. Dip balığı oluyorum. Tüm bu çırpınışlarım tek bir nefeslik su yüzüne çıkıştan öteye götürmüyor beni. Yüzün geliyor gözlerimin önüne beni dinlerken kalkan kaşlarına asılıyorum tut beni çıkar diye... Gözlerinde boğuluyorum…
Sol yanıma yatsam seni uyusam, hep rüyada kalsam... içim dilime vuruyor, konuştuklarım incir çekirdeğine yetmiyor; sakladıklarımdan ve senden bahis açmama inadımdan. Burnumu bir karış dikiyorum havaya, içim düşüyor. Oysa söz vermiştim kendime, üzerime giydiğim güçlü kız kostümü çıkmayacak, çıksa da senin haberin olmayacak diye. Varlığımla yokluğum ayırt edilemez olacaktı senin için, “herkes” olacaktım ve belki “hiç kimse!”...
Beceremedim…
Kimse görmeden, tutup elinden kaldırdım içimdeki ufaklığı. Çok acımış, kimseye belli etmedim,edemedim.. Teselli bile aramadım kızgınlıklarıma, hakkımdı bu kara isyan. Sonra fark ettim ki ben bu zamana ait değilim ve biliyorum sende... O yüzden hep “an”larda teğet geçtik birbirimizi.
Ama içime dokundun bir kere . Parmak izlerin duruyor bakışlarımda. Nereye baksam senden bir iz bırakıyorum. Bu aralar kendime hep suçüstüyüm. Islah olmaz bir özlemim ve korkak bir mantığım var. Tek dinginliğim kelimelerin. Koklayıp koklayıp saklıyorum hafızama. Arşivimde acılarım var benim. Rutubetli; güneşe serip kuruttuğum. Tozunu alıp, halı altında biriktirdiğim hatalarım. Seninse anlatmadığın masalların var. "Sus"ların kucağında çocuk masumu yüzün ve küfrengi günahların.....
Baksaydın korkmayıp gözlerime. Sana keşkelerimi sunacaktım terketmeden bahar kıpırtısı içimi.
Yalpalamayacaktım bugünlerde yarınlara inançsızlığımla ve biliyor musun “kal” deseydin
rüzgarlarla getirdiğin son hecemle kavrulacaktı bahar bitimi...
Çırılçıplak sevdalar dört mevsimdi. Ayı günü yoktu.Gidenler tekrar gelebilmek için gitmişti.ihanet sayıldı. Sükut altındı; yağmur gibi çisil çisil, acıkmış bir nefesin dudaklarında tadımlık. Korkaklık sayıldı.
Dinleseydin aryaları, kulaklarına çalınan tını; sevgilinin sızlayan ahına eşti... Yoldaştı sayıklamalara in-ce in-ce in-ce ...
Bil(e)medin...
Yaşananların üstünü örtecek kadar şeffaf bir kelimem yok. Sen bilirsin ürkekliğimi, tarihten çalınmış eğreti kahramanlığımı...çekerim kılıcımı zamana ama kesip atamam biriktirdiklerimi. Gözlerim yağar, toprak kokar ve filizlenir kabuk bağlayan yaralarım. Dilek kipleri bağlarım. Kaçışlarım sana meyilimdendir . Sessizliğine sığınışım kabullenişimdir her şeyi. Sakın “neden” diye sorma! Verdiğim her cevap mayındır pişmanlığıma.
Ve bu bir iç dökümdür çağıl çağıl. Bil ama bilme!
USLANMAZ AŞIĞIN..
VE GİTTİN !!! SADECE BİTTİ DEDİN...
Ve gittin...
Sadece bitti dedin...
Fazlasına gerek yoktu zaten...
Herkes anlamak istediğini anlardı değil mi?
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum......
Sana lanetler mi yağdır malıyım, yoksa yolun açık olsun mu demeliyim?
Yok bu çok fazla.
Dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiçbir yol açık olmasın!
Sensiz aldığım nefes nefes değilken, bensiz aldığın nefes nefes olmasın...
Yok bu da çok fazla...
Ben kıyamam ki sana...
Ben sadece geride bıraktığın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum...
GEL UNUTTUR BANA SENİ.
Sadece bitti dedin...
Fazlasına gerek yoktu zaten...
Herkes anlamak istediğini anlardı değil mi?
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum......
Sana lanetler mi yağdır malıyım, yoksa yolun açık olsun mu demeliyim?
Yok bu çok fazla.
Dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiçbir yol açık olmasın!
Sensiz aldığım nefes nefes değilken, bensiz aldığın nefes nefes olmasın...
Yok bu da çok fazla...
Ben kıyamam ki sana...
Ben sadece geride bıraktığın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum...
GEL UNUTTUR BANA SENİ.
İNSANLAR MUTLU,BENİ SAYMAZSAN !!!
Ne güçlü büyütmüşsün beni anne!
Sen yine de beni merak etme,
Her şeyle savaşmayı,
Güzel günlerin de olacağını,
Ben senden öğrendim anne....
Yine de buralar güzel, soğukları saymazsan.
İnsanlar mutlu, beni saymazsan.
Gündüzler ve geceler de iyi, yalnızlığımı saymazsan.
Beni soracak olursan anne,
Ben de iyiyim, içimdeki yangını saymazsan...
19 Kasım 2014 Çarşamba
BAZI GECELER VARDIR...
Bazı geceler vardır, aklında olup yanında olmayanlar kaçırır uykunu...
Nereye dönersen dön, ne içersen iç, ne kadar dua edersen et olmaz... Bir zamanlar sen olmadan uyuyamadığını söyleyen birinin başkasıyla uyuyor olma ihtimali boğar seni. Buna engel olamazsın.
Arayamazsın, soramazsın, duyamazsın...
Yani kalbin kırıksa uyumazsın.
Ne zaman başını yastığa koysan, göğsüne bir şeyler batar......
Yani seviyorsan,
Yani hiçbir zaman ayrılmayacak ki gibi alışmışsan, bağlanmışsan özlemek diye bir şey var bu hayatta. Ve bir daha ona sarılamayacağını, gözlerine bakamayacağını, bir daha asla onu gülümserken izleyemeyeceğini bile bile özlemek koyar seven adama...Beni en çok üzen ne biliyor musun? Seni en iyi tanıyan benim! "Nasılsın" diye bile sormama gerek yok sana; çünkü yüzünden, gözlerinden, hatta seni görmesem bile ses tonundan anlayabilirim nasıl olduğunu... Neyi çok sevdiğini en iyi ben bilirim, neden nefret ettiğini de... Seni bir daha kim sevecek böyle, kim sakınacak gözünden bile.Çok özledim seni, milyon kere özledim...
Yanında olmak vardı şimdi, "kaderimsin" der gibi göz bebeklerinden öpüp uyumak...İlla sevgili gibi değil, sevdiğin herhangi bir eşya olmak bile güzel olurdu. Mesela kemerin, saatin, bir gözlük ya da bir kol düğmesi... Seninle olduktan sonra sana ait herhangi bir şey olmak bile güzel.
Yastığın olmak vardı şimdi...
Saçlarına, dudaklarına, yüzüne dokunmak ne büyük bahtiyarlık olurdu...(19.04.2012)
Nereye dönersen dön, ne içersen iç, ne kadar dua edersen et olmaz... Bir zamanlar sen olmadan uyuyamadığını söyleyen birinin başkasıyla uyuyor olma ihtimali boğar seni. Buna engel olamazsın.
Arayamazsın, soramazsın, duyamazsın...
Yani kalbin kırıksa uyumazsın.
Ne zaman başını yastığa koysan, göğsüne bir şeyler batar......
Yani seviyorsan,
Yani hiçbir zaman ayrılmayacak ki gibi alışmışsan, bağlanmışsan özlemek diye bir şey var bu hayatta. Ve bir daha ona sarılamayacağını, gözlerine bakamayacağını, bir daha asla onu gülümserken izleyemeyeceğini bile bile özlemek koyar seven adama...Beni en çok üzen ne biliyor musun? Seni en iyi tanıyan benim! "Nasılsın" diye bile sormama gerek yok sana; çünkü yüzünden, gözlerinden, hatta seni görmesem bile ses tonundan anlayabilirim nasıl olduğunu... Neyi çok sevdiğini en iyi ben bilirim, neden nefret ettiğini de... Seni bir daha kim sevecek böyle, kim sakınacak gözünden bile.Çok özledim seni, milyon kere özledim...
Yanında olmak vardı şimdi, "kaderimsin" der gibi göz bebeklerinden öpüp uyumak...İlla sevgili gibi değil, sevdiğin herhangi bir eşya olmak bile güzel olurdu. Mesela kemerin, saatin, bir gözlük ya da bir kol düğmesi... Seninle olduktan sonra sana ait herhangi bir şey olmak bile güzel.
Yastığın olmak vardı şimdi...
Saçlarına, dudaklarına, yüzüne dokunmak ne büyük bahtiyarlık olurdu...(19.04.2012)
14 Kasım 2014 Cuma
13 Kasım 2014 Perşembe
BU İNSAN CENNETTE MEVLAYA KÜSEN DEĞİL Mİ ?
Söz ağızdan çıktı bir kere.Anladım gönülde vardı.Şimdi bana yalnız gitmesi kaldı.Ne yazık ki hakim bey bir ifadem bir müdafaam yok sadece dört satırlık son sözüm kaldı.
-Bilir mi yerime gelen kıymetini bilir mi ?
-Bu insan cennette mevlaya küsen değil mi ?
-Benim gibi koklar mı derinden ?
-Bir ömür boyunca doyar mı ?
-Bilir mi yerime gelen kıymetini bilir mi ?
-Bu insan cennette mevlaya küsen değil mi ?
-Benim gibi koklar mı derinden ?
-Bir ömür boyunca doyar mı ?
12 Kasım 2014 Çarşamba
BEN SENİ ÇOK SEVDİM !!!
Ben seni çok sevdim...
Ince, uzun parmaklarınla doldurdum parmaklarımın arasındaki boşluğu. Uğrunda ölemeyecek kadar çok sevdim seni. Çünkü seninle yaşayabilme ihtimalini seçtim. Mutlulukla geçen bir ömrün son nefesinde seninle olmayı, yanında ölmeyi istedim. Yüreğimin en kuytu yerlerinde sakladım seni. Sardım, sarmaladım... Bazı zamanlar özleyerek sevdim seni, bazen ağlayarak... Keşke tanımasaydım demiyorum seni. Iyi ki tanıdım, sevdim...
Her barışmanın ardından öyle güzel ...ve içten sarıldın ki bana; senin küsmelerini bile sevdim...
Her şeyini sevdiğim gibi...
Şu an çektiğim acının bir zamanlar verdiğin mutluluğun yanında lafı bile olmaz. Bu yüzden hala minnettarım sana...
Eksik olma...
Ince, uzun parmaklarınla doldurdum parmaklarımın arasındaki boşluğu. Uğrunda ölemeyecek kadar çok sevdim seni. Çünkü seninle yaşayabilme ihtimalini seçtim. Mutlulukla geçen bir ömrün son nefesinde seninle olmayı, yanında ölmeyi istedim. Yüreğimin en kuytu yerlerinde sakladım seni. Sardım, sarmaladım... Bazı zamanlar özleyerek sevdim seni, bazen ağlayarak... Keşke tanımasaydım demiyorum seni. Iyi ki tanıdım, sevdim...
Her barışmanın ardından öyle güzel ...ve içten sarıldın ki bana; senin küsmelerini bile sevdim...
Her şeyini sevdiğim gibi...
Şu an çektiğim acının bir zamanlar verdiğin mutluluğun yanında lafı bile olmaz. Bu yüzden hala minnettarım sana...
Eksik olma...
Bitti...
Her güzel şey gibi bitti. Bitmesini istemediğim her şey gibi bitti. Ara sıra beni darmadağın etmeye yetecek birkaç hatıra kaldı bende. Bir de hiç iyileşmeyecek sandığım o derin yaranın izi...
O zamanlar da söylemiştim sana, sonradan da çok söyledim. Hala da söylüyorum.
Bitmesine bitti de,
Ben seni çok sevdim... E.KILIÇ
Her güzel şey gibi bitti. Bitmesini istemediğim her şey gibi bitti. Ara sıra beni darmadağın etmeye yetecek birkaç hatıra kaldı bende. Bir de hiç iyileşmeyecek sandığım o derin yaranın izi...
O zamanlar da söylemiştim sana, sonradan da çok söyledim. Hala da söylüyorum.
Bitmesine bitti de,
Ben seni çok sevdim... E.KILIÇ
4 Kasım 2014 Salı
2 Kasım 2014 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)