Translate

2 Ocak 2014 Perşembe

ZAMANsızıma !!

Sana mektup yazmak nereden aklıma geldi bilmiyorum. Sanırım hüzünlü kızlara özendim. Öyle afili bir şey bekleme benden. Giriş gelişme sonuç olmayacak tıpkı sen ve ben gibi bir bütün olamayacak. 
Gönül yazımı bilirsin düzensizdir, birazda okunaksız. Anlatacaklarım var. Sadece dinle.... 

Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? “Özlem” isminin eyleme dönüşme çabasından mı? “Düş” ün, “düşünmek” kadar büyümek özentisinden mi beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim. 

Yorgunum… 
Şu saatlerde sıcak çekildi kapı eşiğine. Senin rüzgarların var sen kokan. Zaman öldürüyorum geçmişi yoklayarak, leşlerim çoğalıyor. Dip balığı oluyorum. Tüm bu çırpınışlarım tek bir nefeslik su yüzüne çıkıştan öteye götürmüyor beni. Yüzün geliyor gözlerimin önüne beni dinlerken kalkan kaşlarına asılıyorum tut beni çıkar diye... Gözlerinde boğuluyorum… 

Sol yanıma yatsam seni uyusam, hep rüyada kalsam... içim dilime vuruyor, konuştuklarım incir çekirdeğine yetmiyor; sakladıklarımdan ve senden bahis açmama inadımdan. Burnumu bir karış dikiyorum havaya, içim düşüyor. Oysa söz vermiştim kendime, üzerime giydiğim güçlü kız kostümü çıkmayacak, çıksa da senin haberin olmayacak diye. Varlığımla yokluğum ayırt edilemez olacaktı senin için, “herkes” olacaktım ve belki “hiç kimse!”...
Beceremedim… 

Hiç yorum yok: