Translate

27 Mart 2014 Perşembe

BEN AĞLAYA AĞLAYA YAZDIM,SEN GÜLE GÜLE OKU!!!

Seni unuttuğumu söylersem yalan olur…
Telefona sıkışıp kalmış bir mesaj, birkaç eski fotoğraf, bir saç tokası ya da küpe, defalarca dinletilmiş bir şarkı hatırlatıyor insana. O zaman anlıyorsun ki asırlar geçse bile unutmak imkansız. Çünkü insan mutluluğu unutamaz. Sevdiği, sevildiği günleri söküp atamaz yüreğinden.
Ama hiçbir şey eskisi gibi de değil…
Uyuyabilmek için sarılmana ihtiyacım olan geceler yok artık. Yeni bir güne huzurla uyanmam için günaydın mesajına gerek yok… ...Ağlamaktan gözlerimin şiştiği zamanlar çok geride kaldı. Aslında bir zamanlar birbirimizi çok sevmiş olmamızın bir önemi yok.
Bir an bile çıkmadığın aklıma şimdilerde misafir bile olmuyorsun.
İçimde yanan, beni yakan, acıtan o ateş artık küllendi. Olur olmadık zamanlarda seni aramak gelmiyor artık içimden, nasıl olduğunu eskisi kadar merak etmiyorum, senin için endişelenmiyorum…
Şimdi neredeyim, nasılım diye merak ediyorsan söyleyeyim.
Zamanın acıya ilaç olduğu o yerdeyim ve artık iyiyim...

Bunlar sana yazılmış birkaç cümleden ibaret şeyler değil. Bunlar benim içimde kalmış uktelerim, hayal kırıklığım, yarım kalışım, yangınlarım…
Bu sana son kanayışım, son mektubumdu!
Ben ağlaya ağlaya yazdım, sen güle güle oku…
 

Hiç yorum yok: